Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kahire’de düzenlenen “Gazze’deki Gelişmeler, Filistin Davasının Geleceği ve Barış Süreci” konulu devlet ve hükümet başkanları zirvesinde; “Tarafların yükümlülüklerinin izlenmesi, gerektiğinde doğrulanması ve barışın sağlanması için bir garanti mekanizması hayata geçirilmelidir. Türkiye bu konsepti daha da geliştirmeye ve herkes için onurlu, adil ve güvenli bir gelecek yaratma sorumluluğunu paylaşmaya hazırdır” dedi.
Dışişleri Bakanı Fidan, Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenen “Gazze’deki Gelişmeler, Filistin Davasının Geleceği ve Barış Süreci” konulu devlet ve hükümet başkanları zirvesine katıldı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin ev sahipliğinde yapılan zirveye Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Ürdün Kralı Abdullah, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al-Nahyan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Avrupa Birliği Konsey Başkanı Charles Michel ve çok sayıda ülkeden lider ve bakan katıldı.
Fidan, burada yaptığı konuşmada şunlara değindi:
“Binlerce masum sivil gözlerimizin önünde hayatını kaybediyor. Şimdi ise Gazze’de olduğu gibi, insanlara böylesine toplu ve zalimce bir acı çektirmenin hiçbir mazereti ya da gerekçesi olamayacak bir katliama dönüşüyor. Tek bir masum canın dahi kaybedilmesini kınamak konusunda net olmalısınız. Uluslararası toplum, davranışlarının ve verdiği mesajların ne kadar kritik olduğunun farkında olmalıdır. İsrail’e geçici sözde bir galibiyetin tarih sürecinde uzun vadeli bir barışa yol açmadığını geçmişte olduğu gibi şimdi de gerçekleşmeyeceğini anlamalıdır. İsrail, bazı ülkelerin desteğini Filistinlilere öfke salmak için bir açık çek olarak kullanmaktadır. Öyle bir öfke ki, camileri ve hastaneleri bile hedef alıyor.
“Bu kriz küresel ölçekte savaşlara, coğrafi tırmanışa neden olabilir”
İsrail’e koşulsuz askeri yardım yapmanın ya da bölge ülkelerini gerçekçi olmayan ve sürdürülemez planlara zorlamanın işgali derinleştirmekten başka bir işe yaramadığını hatırlatmak isterim. Çünkü bu politikalar, Filistinlileri görmezden gelmektedir. Bu tür hatalarda ısrar edilmesi aslında mevcut uluslararası düzenin temel sorunlara çözüm üretemediğinin bir başka göstergesidir. Düzenin ürettiği şey sadece evrensel değerlerin aşınması ve sahadaki gerçeklerin çarpıtılmasıdır. Görünen o ki şimdi de İsrail bu sistemik hatadan faydalanıyor. İsrail, Mescid-i Aksa’nın kutsiyetini ve Kudüs’teki Müslüman ve Hıristiyan kutsal mekanlarının statükosunu çarpıtmaktadır. İsrail, Filistinlilerin yaşamlarını insanlıktan çıkararak Filistinlilerin acılarını normalleştirmeyi amaçlamaktadır. Eğer izin verilirse, bu kriz küresel ölçekte savaşlara, coğrafi tırmanışa neden olabilir.
“Bağımsız Filistin devleti, uluslararası güvenlik için zorunluluktur”
İki devletli çözüme dayalı bir barış sürecine geri dönülmesi için her türlü çabayı yeniden canlandırmalıyız. Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırlarında bağımsız ve egemen bir Filistin devleti sadece barış için değil haiz değildir. Aynı zamanda uluslararası güvenlik ve istikrar için de bir zorunluluktur. Eminim hepimiz bu konuda hemfikiriz. Ancak bu yeterli değil. Bunun ötesine geçmeli ve bu vizyonu uygulamaya başlamalıyız. Ayrıca, tarafların yükümlülüklerinin izlenmesi, gerektiğinde doğrulanması ve barışın sağlanması için bir garanti mekanizması hayata geçirilmelidir. Türkiye bu konsepti daha da geliştirmeye ve herkes için onurlu, adil ve güvenli bir gelecek yaratma sorumluluğunu paylaşmaya hazırdır.”